Kore Günlükleri: Kore Yolları Taştan ( Part 3 )

İlk hostelımızdan bir kesit :P

Eee nerede kalmıştım en son ? Hah yurda çantamı attım ve vurdum kendi mi kore yollarına :P Ama ne vuruş. Şimdi düşünüyorum da ilk gün ben diyeyim 20 siz deyin 30 km yol yürümüşüzdür hiç abartmıyorum. Sevgili host sahibi şeker kızımızı bize daha doğrusu periye ( dil bilmediğim gibi yol bulma kabiliyetim de sıfırdır söylemesi ayıp :P ) işaretledi bir sürü gezilecek yer. Hostelın bulunduğu mevki böyle saraylara falan acaip yakındı allahtan. Yoksa o yolları arşınlıcaz diye yollarda ölebilirdik :P Bakın zaten Rusyada bir sürü cebelleşmişiz, üstüne on saat uçmuşuz yediğimiz jetlag'ın haddi hesabı da yok. İnsan yatar dinlenir değil mi ? Yok annem bir saniye bile kaybetmemek için hiç düşünmeden attık kendimizi metroya. Peri harita bilgini çıktı da yürüyeceğimiz yolların yarısı metroya kaldı yoksa benim bu engin ( ! ) becerime kalsaydık komple metro ağını dolaşabilirdik haha :D Şimdi haritaya göre iki saray, böyle sokak gösterilerinin yapıldığı bir mekan, çarşı bla bla yerler bize çok yakındı. Gerçi hostel sahibi kız da dedi hani bunların hepsini bi güne sığdıramazsınız diye. 

Kim demişş :P Bu ayaklar ne işe yarıyor ayol XD Ciddi anlamda kasmazsanız sığmaz bunlar 1 güne. Ama biz yarış atı gibi yürüdüğümüz için hepsini tamamladık. Ayrıca haritada olmayıp da şans eseri bulduğumuz yerler de cabası kkkk 
İlk ziyaret edeceğimiz saray hımmmm Gyeongbokgung sarayı idi yanlışım yoksa. Metroya doğru yol almış ve safım safım şehri izlerken önümüze 2PM'n süslediği o devasa reklamlar gözümüze çarpınca içimizde ki ergen fangirle dur diyemedik doğal olarak :P Evet bi 20 dk o reklamların önünde voaaa diye salyalarımızı akıtarak ve resim çekme serüvenine başlayarak oyalandık.

O alanlardan ufak bir kesit :P
Kim ayrılabilir buradan söyleyin :D 

Ve nihayet 2PM'den ayrılıp metroya inebildik. Metro demişken kore'de hayran olduğum en büyük şey netro ağı olsa gerek. Yok böyle bir düzenek. Metro bütün şehri dolanıyor bir kere. Adamlar şehrin altına bir şehir kurmuşlar resmen. Havalandırmaları bile mükemmel. Yer altındamısınız, üstünde mi belli değil. Her durakta tuvaletler ( ki ne kadar temiz anlatamam ) ve alışveriş yapabileceğiniz bir sürü mekan. Ankara da yaşayanlar kızılay metrosunda ki yer altı çarşısını bilir. Onun 2-3 katı büyüklükte ve güzellikte bir yer. Sadece 10 gün metro altına ayırabilirsiniz gezmek için. Fekattt metronun da bi kötü yanı var. Adamlar cins arkadaş. Diyelim x durağının 5 farklı çıkışı var. Bu çıkışlardan birinde asansör, bir diğerinde yürüyen merdiven var. Ama diğer 3 çıkış nanay. Kısaca tabana kuvvet. Bre insan oğlu o merdiveni her yere koysan da millet elinde valizlerle cebelleşmese ya. Biz ilk gittiğimizde bunu fark etmediğimiz için o dünyanın merdivenini o valizlerle çık babam çık, in babam in haşat olmuştuk. Ayrıca hiç sanmayın ki kore'de beyaz atlı prensler metro merdivenlerinin dibine pusu kurmuş biri valizle çıksa da yardım etsem diye bekliyor. Kore'de ki tüm beyaz atlılar atlarını terk etmiş anacım. Yok öyle yardım severlik yani. Adamlar sanki biz orada cebelleşmiyormuşuz gibi geçip gittiler yanımızdan. Ha diceksiniz ki yardım etmek zorunda mı ? Tabi ki değil. Bu olayı Türkiye'de düşünün bir de bakalım ? Kaç kişi yardım eli uzatır size ? Dolu değil mi :D Lafın özü korede beyaz atlı prensler yok amma beyaz midillisi olan prensesler hala mevcut. Sağolsun güzel bir kore kızı bana valizimi taşımamda yardım etmişti. Ama onların da sayısı pek az. Eğer uslu çocuklar olursanız belki güzel bir kore prensesine rastlarsınız kim bilir =) 

Gyeongbokgung sarayı

Neyse efenim az gittik uz gittik dere tepe düz gittik ve vardık ilk sarayımıza. 
Bu sarayda öyle bir nane yok bence. O kadar yol gittiğimize 
değen bir yapı değil. Yani iki kapı bir de kocaman bir avlu al 
sana saray :P Hem bu saray ful ahşap anacım. Nasıl muhafaza

etmişler cidden merak ettiğim konulardan biri oldu bu kkkkk Hiç mi rüzgar tepesinden berisinden bir şey alıp gitmiyor XD Aaa bu sarayda göze değer tek şey askerlerin nöbet değişimine denk gelmemiz oldu. Gerçi onda da pek bir nane yok şöyle bir döndüler ama fazla söylenmiş olmamak için susuyorum haha 

Nöbet Değişimi.

Te işte acuşşiler böyle bir tur dolandılar ellerinde bayrakları. Sonra kapıda ki yerlerine geri döndüler. Ben de eee bu kadarmıydı yahu diye söylendiğimle kaldım tabi. Ne bekliyosam artık haha XD Acuşşilerle de resim çekildim tabisi kaçar mı ? Lakin kendimi ifşa etmemek adına kendimin olduğu resimleri bilerek koymuyorum :P Ah ve burda bu cıbıl sarayı gezmek için 3000 won ödedik. Yani 6 tl falan oluyor türk parasına vurursak. Bu sarayın içeriği bu kadar. Olurda koreye giderseniz ve vaktiniz de varsa gezin derim ama yok vaktim kısıtlı derseniz bu sarayı gönül rahatlığıyla eleyebilirsiniz. Bu saray bittikten sonra direk ikinci saraya yani Raftoop Princenin ( ayshhh ne güzel bir diziydi ya, mutlaka izleyin izlemediyseniz ) de çekildiği Changdeokgung sarayına doğru yol aldık. Eee tabi açız o pilavımsı şeyi de yiyemediğim için artık açlıkla savaşır hale gelmişim. Bi yerde durup yemek yedik. Mekanın adı Black' Smith. Burayı kore'nin her yerinde görmek mümkün. O kadar çok şubesi var ki anlatamam. Eee tabi biraz tuzlu da neysee :P Ama yemekleri şahanee. Özellikle daha sonra yediğim tavuklu, mantarlı

Yoochunu görüyorsunuz değil mi kkk

Ve bilimum soslu makarna dehşetti. Yani bir kere bile olsa muhakkak uğrayın bu mekanlardan birine. İçerisi de çok hoş. Genellikle korenin elit tabakası var içerisinde. Çalışanlardan tutun da aşçılarına kadar herkes güler yüzlü. Böyle sizi görünce yere kapaklanmalar falan o biçim :P
Eee ne diyordum yedik yemeğimizi doyurduk karnımızı ve düştük yollara yine. Diğer saraya gidebilmek için resmen ya 2 yada 3 metro istasyonu durağı geçtik. Yürüyerekk !  Saraya vardığımda yürüyemeyecek haldeydim haha. Ama mükemmel bir saray. Ormanın içine inşa etmişler. Yürü babam yürü bitirmek imkansız. Ciddi anlamda bu saraya hayran oldum. Ki bu saray Unicef'n kültür mirası listesinde de yerini almış. Unicef de işini biliyor hani kkkk.
Bir sürü gezilecek köşe bucak var bu sarayda. Bir sürü de resmi
var elim de ama hangi birini ekleyeyim bilemiyorum o kadar çok ki. İlk talihsizliğimiz de bu sarayda başladı aslında. Çünkü secret garden yani gizli bahçeyi göremedik :/ Biraz geç gittiğimiz için sarayın o kısmı kapatılmış. Bana da secret garden diye şu resmi çekmek kaldı o halay kırıklığıyla olduğum yere tüünerken =)

Uyarıları bile şeker adamların yahu haha :D Saraylarda dikkatimi çeken en önemli özellik işlemeler. Tahtaları bir güzel oyup içlerini de boyamışlar. Ama ciddi anlamda çok hoş bir görüntü çıkarmışlar ortaya. Anlıyorum ki bu halk geçmişte bile eğlenmeyi biliyormuş ve renkliymiş şimdi ki gibi :D 

Burası raftopp dizisinde sevgililerin birbirlerine
mektuplarını ilettikleri yer ^^

Ağaç içince cennet

Eee saraylara bu kadar yer ayırdığım yeter XD Gerçi anlat anlat bitmez ama neyse. Geri kalan kısmını gidince görürsünüz inşallah =) Bu sarayı da halledip düştük yine seoul yollarına. Bu kısımdan sonra rotasından ayrılmış gemi gibiydik diyebilirim :P Daha doğrusu kendi zevkimizce gezdik. Sokak sanatçıların olduğu yerler, sokak pazarları ki cidden woaa diye diye gezdik buraları. Eski şeyler daha çok ilgimi çeker benim. Sokakta yemek yapan acummalar, acuşşiler, el ele göz göze diz dize ( dizilerde ki utangaç aşklar yalan anacım ) gezen çifte kumrular, rengarenk insanlar. Ne ararsanız o sokak pazarında rastlayabilirsiniz =) Ve bakın biz öyle böyle gezerken ne bulduk kkkk Kore dizilerini izleyenler şu resmin neler
anlattığını çok iyi bilir. Bilmeyenler için yine de
değineyim. Böyle dizilerde ki hatunların ellerinde plastik bir şişe içerisinde eme eme yedikleri dondurmaları görmüşsünüzdür. Hemen hemen her dizide ulan be şu şeyi amma merak ediyorum ha diye çok geçirmişimdir içimden. Hah işte ondan bulduk XD Bildiğin çocuklar gibi sevindim yalan yok haha :D Tadını da çok sevdik hatta ki yerken cıldıkını çıkarıp üçer beşer götürdük hehehehe Yalnız çyle bir şey var korede bunu hatunlar sadece dizilerde yiyor galiba. Zira biz yerken tip tip bakışlara maruz kaldık. Düşünsenize koca koca kızların elinde o dondurma :D Valla kimseyi sallamadım :P  Bir daha nerede görücekler ki beni hoh :P
Abi marketlerin içerisi bildiğiniz gök kuşağı modunda. Her şeyden ama her şeyden içecek yapmışlar abartmıyorum. İçecek yelpazesi o kadar geniş ki ne içsem acaba bu gün diye ciddi ciddi düşünüyorsunuz. Yanda ki şeylerin renkliliğine bakarmısınız XD Yani gerçekten insan aklını oynatabilir çeşitten. Ama durun aklınızı oynatacağınız yere yani busan'a daha gelmedim. Aklınızı oraya saklayın zira ben oarada kalan aklımın tamamını bıraktım fufufufu
Marketler sokak kısmı da tamam ee ne yapalım derken şans eseri bulduğumuz bir yer var ki harika bir mekan. Şehrin ortasında şelale sesleri sizleri karşılıyor. Enemm bu da ne ki diyerekden koşarak indiğimiz ve biraz soluklandığımız bu yerde neden çift olmayan tek saplar bizdik sorarım size =_= 

Cıvıl cıvıl bir yer de burası. Gerçi kore'de her yer cıvıl cıvıl :D Bildiğin sevgili kaynıyor. Aile'de vardı. Burası Changgyecheon Strem, yani kore'nin pek popüler sevgili mekanı :P Sevgili mekanını atmış olsam da popüler olduğu kesin :D Şu yanda derenin ortasından geçen taşlar var ya işte periciğim onların üstünden yürümeyi pek istese de daha sonra ne olur ne olmaz kayar düşerim hafazan allah buralarda rezil olmak da var diye düşünmüş olacak ki yapmadı son anda :D Ben zaten baştan cesaret edemedim. Düz yolda yürüyemeyen bi insanım o taşların üstünde halim nice olurdu haha. Biz de baktık yürüyemiyoruz uzattık ayaklarımızı ve manzaranın tadını çıkarttık ohh missss :D 

Yürümekten pelt olmuş 2 çift ayak :P 

Cidden güzel bir yerdi. Buraya geleceksiniz, uzatacaksınız ayaklarınızı kulağınızda kulaklıklarınız arka fonda usul usul bigbangden blue çalacak. Kapayacaksınız gözlerinizi ve dalacaksınız hayaller dünyasına =) Blue dediğime bakmayın ben bigbang fanıyım. Siz ne dinlemek istiyorsanız onu açın :P Bir müddet de burada pinekledikten sonra tam kalkmaya hazırlanırken olmazsa olmaz bir şey gördüm XD Ne o ? Kore'nin delisi kkkkk Boşuna olmazsa olmaz demedim değil mi yahu. Kore'ye gitmişken deli görmeden olmaz sonuçta. Bulmuşken hemen bastım denklanşör'e ve o anı ölümsüzleştirdim :D Hehe deli deliyi imam

ölüyü diye boşa dememiş atalar XD Ondan sonras nereye gittik nereye gittik hımmm. Hafızamı biraz zorlamam şart neticede bunak bir insanım ben :P Heh Lotte Worl'de gittik. Burası da bizim için çok önemli bir mekandı. Çünkü içerisinde Bigbang var yada olmalıydı :( Şans anacım şans insanda şans olacak. Kendimizi Star Avunue'nin içerisine attık ve koyulduk ben bigbang'i peri ise raini aramaya. Evet peri raini buldu ama BEN ? Bigbangi kaldırmış nalçaklar. Yaşadığım hayal kırıklığını anlatamam. Onca yolu gd bebeyimin el izine dokunmak için gitmiş olan ben gittim yoksunluktan 2PM'den Nichkhun'la el ele tutuştum :D Eee neye niyet neye kısmet =)
İçeri de bir de böyle sevdiğin gruplara yada aktöre yada her neyse mesajını ileteceğin bir alan var. Yada dilek kartları işte her neyse. ( bakınız bigbang olmadığı için sallamıyor :P ) Attım elimi sepete ünlü seçmeye çalışıyorum. Bu arada peri'de Rainleri topluyor. Tabi görevli hemen gelip 1 tane 1 tane diyince elinde ki raini bana iteledi ama ben o arada kendi starımı çoktan seçmiştim :D Kim mi ? Bakalım kimmiş =) 

Aynen ben de o kadar ünlü içerisinden JGS'yi seçtim. Seferim kendisini =) Bigbang yok madem JGS olsun dedim hehe Bunun sonrasında ise doğru hostel'e koyulduk direk. Aslında o gece hostelın hediyesi bir tane bedava içkimiz de vardı hemen yanında ki barda ama artık o kadar yorgunduk ve bir o kadar da yol yürümüştük ki kendimizi yatağa zor attık XD Bugünlük Neobikten bu kadar. Daha sonra Gangnam ve busan maceralarıyla devam ederiz =)